27 Eylül 2010 Pazartesi

Keyifli bir Eylül geçti, dopdolu bir Ekim bizi bekliyor :)

Bir süredir yazamadım, yoğun bir dönem geldi geçti....
Bu arada artık İpoş'um baya baya yürür oldu ki bu inanılmaz mutluluk verici, akşamları koridoru yürüyerek geçiyor ve kapıdaki annesine hoşgeldin diyor.. Bundan daha büyük mutluluk olabilir mi?
Haftasonu sahilde yürüyüş yaptık güzel kızımla, Mojo ve halası da katıldılar bize.. çok keyifliydi gerçekten..
Gerçi İpek yerdeki tüm çöpleri tolayıp toplayıp çöpe atmam için bana verdiyse de, bütün sahil şeridini temizleyecek kadar uzun yürüyemezdik ?! Ah İpoş'um sen istediğin kadar uğraş çocuğum bizim insanlarımız pis :( Çoook pis hem de...
Neyse işte size keyifli anlardan bir kare :)


Ayak parmağım hala tam iyileşemediği için yogaya ara vermiştim geçtiğimiz cumartesi bir derse gittim veee ne kadar özlemiş olduğumu fark ettim bir kez daha ertesi gün bütün vücudumdaki ağrılar ile baş etmem gerekti :)
Yarın ise Anusara dersi var! Gerçi parmağım normal halinin 2 misli şiş olsa da çok özlediiim mecburen gidilecek :)
Bu ay ayrıca bizi 20 Ekimde Chris Chavez ile bir Rock the Shakti workshop'u bekliyor ki işte asıl onu iple çekiyorum. Chris Chavez ile beraber girdiğim ilk Anusara dersinden öyle çok etkilendim ki bu workshop kaçmaz :)
1,2 ve 3 ekimde bizi bekleyen bir diğer önemli olay da dünyaca ünlü bir master'ın WAYNE LIQUORMAN'ın Cihangir Yoga'yı ziyaret edecek olması. Böylesi bir aydınlanmış insanı ilk kez tanıyacak ve dinleyecek olan ben ve canım arkadaşım Blandin tabii biraz meraklı ve heyecanlıyız, bakalım bizi neler bekliyor :) O 3 gün boyunca çocuklarla ilgilenecek olan canımız eşlerimize ayrıca teşekkürü bir borç biliriz, çok şanslıyız kabul edelim :)

Bu post biraz yoga ile ilgili oldu, zaten ilgilenenler için güzel duyurular yapmış oldum ki aslında daha bir çok etkinlik var siz siteden inceleyebilirsiniz dilerseniz..ilgilenmeyenler için de bu vesileyle bir fırsat olsun tanışmak için yogayla..
Unutmayın Yoga için hiç bir zaman geç değil yeter ki hayatınızda yer açın yogaya ve dolayısıyla kendinize :) İç sesinizi dinleyin bakalım size ne diyecek? :))

18 Eylül 2010 Cumartesi

Araştırmacı Ruh vs Anne İçgüdüsü - Hamilelik

Doğumdan 1 gün önce İpoş Hanım
Ben İpoş'uma kavuştuğumdan beri bir çok arkadaşımın bebeği oldu, bir kısmı şu an hamile, bir kısmı ise bebek planlıyor :)
Bir çok soru geliyor haliyle ben nasıl daha önce anne olan arkadaşlarıma sorduysam onlar da bana soruyorlar..
Aynen benim yaptığım gibi kimi zaman alınan tavsiyeler yerini buluyor kimi zaman kendilerine göre başka bir doğruyu uyguluyorlar..
Şurası kesin ki bazı gerçekler hariç bebek doğduktan sonraki süreç tamamen annenin içgüdüsü 'ne dayanır. dışarıdan ne kadar söylenirse söylensin anne bildiğini okur ve de % 100 HAKLIDIR! Her bebek ve her anne farklıdır, her bebek ve annenin kombinasyonundan milyonlarca olasılık doğar..

Şurası kesin ki bir bebeğe en iyi annesi bakar... 
Ama annenin unutmaması gereken ihtiyaç olduğunda teklif edilen yardımları kabul etmektir.. Bunu böyle yazıyorum çünkü inanın bu kısım çok çok önemli :) Yaşayan bilir..

Ben hamileliğimi planladığım günden beri okuyorum, tam bir kitap kurdu olduğumdan her türlü bilgiyi hatmettim ben, çok söz dinledim ve inanılmaz rahat ve çok şükür sağlıklı bir hamilelik geçirdim, doktorumun da en sevdiği hastası oldum :)

Okuduğum yığınla kitap içinde en beğendiklerim şunlar oldu:
Hamilelik döneminde...
Ayşe Öner Hamilelik, Doğum ve Bebek Bakım Kitabı
Zaten kendisini tanımayan yok gibidir, yukarıdaki linkte kendisi ile ilgili her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz. Bu kitabı ben doğum yapmadan hemen önce aldım ,inanılmaz yararını gördüm! Kendisi koçluk da yapıyor, doğum öncesi kurslar da veriyor. Ben katılmadım  ama katılan arkadaşlarım çok memnun kalmışlardı.
Bebeğinizi Beklerken Siz Neler Bekler?  Bu bir klasik zaten
Hafta Hafta Hamilelik- Prof Dr Lesley Regan ciltli bir kitap resimler güzel, takip çok zevkli.. ben çok beğenmiştim!
Kitaplar haricinde en çok takip ettiğim siteler www.gebelik.org ve www.babycenter.com
ve tüm anne&bebek dergileri...

Ama size şu kadarını söyliyeyim özellikle bebeği alıp da eve geldiğiniz günden itibaren ilk 1 hafta zaten bu okuduklarınızın hiç birini hatırlamayacaksınız, kucağınızda vızıl vızıl ağlayan bebeğe her yerde yazıldığı gibi emzik vermemeli misiniz? yok her istediğinde meme mi vermelisiniz, doğru emziriyor muyum, sütüm geliyor mu? bebeğim doyuyor mu? gazı mı var ? (10 günlük bebeğin daha gaz sancıları başlamaz :) ) ben kimim, bu bebek nereden geldi? :))) vs vs gibi bir sürü gelgit sizi bekliyor olacak..

bunları kendine sormayan annenin büyük ihtimalle 2. bebeğidir :) istediğiniz kadar kitap okuyun, internette araştırın, diğer annelerin bloglarını okuyun, doktorunuzu arayın.. yine de hiç bir cevapla tatmin olmazsınız buna emin olun :) boşuna mı okudunuz onca şeyi? 
HAYIR tabi ki.. zamanı gelecek :)

Hamilelikte tavsiyelerim nerler olur size :)))

1. Hamileliğiniz keyfini çıkarın, içinizde bir mucize var farkına varın!
2. Ona ve kendinize çok iyi bakın..
3. Sigaradan (ki içmediğinizi varsayıyorum!) ve içilen ortamlardan, içen insanlardan fersah fersah uzak durun!
4. Kontrollere giderken, testler yapılırken moralinizi hep yüksek, kötü düşünceleri kendinizden uzak tutun..
5. Kıyaslama yapmayın, herkesin göbeği farklı büyüklüktedir, farklı zamanlarda belli olmaya başlar çünkü herkesin kalıtımsal özellikleri farklıdır, dolayısıyla herkesin bebeği de birbirinden farklı olacaktır... farklılıklar iyidir!
6. İyi beslenin, bol su için
7. Sağlığınız iyi oldukça ve doktorunuz aksini belirtmedikçe aktif olun!
8. Unutmayın hamilelik sultanlıktır hele de 13. haftadan - 26. haftalar arası, mutlaka eşinizle bir babymoon planlayın.. (Biz Roma'ya gitmiştik, verdiğimiz ennn güzel kararmış , başka bir yazı konusu..)
9. Mümkünse çok çok güvendiğiniz bir doktor bulun bebeğinize kavuşana kadar da sadık kalın..
10. Maalesef bana da böyle dendi biliyorum zor oluyor son haftalarda ve keşke uyku depolanabilse :( ama siz yine de her fırsat bulduğunuzda u-yu-yun!


Devamı gelecek :)))

16 Eylül 2010 Perşembe

Çocuğunuzu trafik kazalarına karşı aşılattınız mı???






(sayfaları dökümanın sağ alt köşesine tıklayarak ilerletebilirsiniz)



Bu dökümanı pdf olarak indir.

Biz aşılattık!

neler oldu neler....

Yazamadım bir süredir, içimden gelmedi sanırım..
Oysa ne çok şey oldu..
Bir bayram geçti sessiz sedasız, bir referandum geçti moralimi sıfıra indiren, basketbol şampiyonası geçti heyecanlı, bir pazar günü acı dolu ve hüsranla biten :(
bayram güzel bir aile kahvaltısı ve güzel bir akşam yemeği ile geçti gitti..






başka bir gün sabah kahvaltısında en eski arkadaşlarımdan biri ile ilkokul arkadaşım Ahu'cum ve eşi Buğra ile kahvaltı yaptık, ne mutlu, sanki daha dün beraberdik oysa 20 yıldan fazla geçmiş :)


Ve gelelim pazar gününün sonucuna : artık kırık bir ayak parmağım var ama aslında öyle çok eğleniyorduk ki İpoş'la zıplaya zıplaya dans ediyorduk Sertab eşliğinde salonda ki ben ayağımı sehpaya geçirene kadar, işte al sana kırık bir parmak :( Yapacak bir şey yok bir şekilde iyileşecek dedi doktor, Allah beterinden korusun diyorum..


Bu arada aynı pazar günü bir de anayasa değişikliği için referandum vardı, oyumuz belliydi ama işte biz azınlığız yapacak bir şey yok, ama ben korkuyorum kendim için değil kızım için.. onu neler bekliyor diye..
bu sorunun cevabını bana evet oyu veren birileri verecek günü geldiğinde.. bekliyor olacağım ve kızgınım..


Aynı akşam bir de final oynadık dünya basketbol şampiyonasında.. ve yine bir klasik gümüş madalya bize yeter edasıyla sahaya çıkan bir Türk takımı .. ne yazık hep aynı :( biz ülke olarak bu mentalite ile bir yere gelemeyiz.. hele bir de işin sevimsiz maddi kısmının ağırlığı sporcular ve siyasetçiler üzerinde.. yüzümü pek gülümsetmedi doğrusu, oysa ne de heyecanlıydık finale çıkana kadar.. nedense buz gibi soğudum..


Kısacası bayram tatiline çıkarken uğurladığımız Nehir ile başlayan ve yine acı ile biten bir tatil oldu...
Artık anlamlı bir şeyler yazmanın vaktidir diyorum :)
Bir sonraki yazı hamileler ve yeni anne olanlar için gelecek.. hadi bakalım
iyi geceler :))

7 Eylül 2010 Salı

En sevdiğimiz parkta olacağız yarın, pembeler içinde..Nehir için..

Hiç tanışmadığım bir annenin hiç tanışmadığım ama bir o kadar kalbimin derinliklerine işleyen küçük meleği için son görevimi yapmaya gidiyorum yarın ben..
Nehir'i pespembe bir törenle yarın öğlen çok sevdiği parkın yanındaki Bebek camiisinden uğurlayacağız..


İçim paramparça, isyankar..


Bu son görevi yapmak zorundayım ben, Nehir, annesi Zeynep Hanım, ablası Leyla, babası Mahmut Bey için.. ve kendim için..


1,5 yıllık insanüstü bir mücadeleyi son 1 haftasında öğrenmiş olan ben çok ama çok derin hissediyorum o acıyı..


Kelimeler anlamsız kalıyor sadece karışığım bu bayram, hem de çok karışık..
Tek avuntum her parka gidişimizde Nehir'in de o parkta sağlıkla neşe ile pembeler içinde koşup oynadığını hayal etmek olacak..

Karmakarışık 3 gün ...

Bir yandan Ayşe Arman bir yazı yazmış bugün hem anlamsız bulup kızdım hem de anlamlı buldum kızamadım..sadece fikrimi söyledim Evet Nehir'e gitmeli dedim, ailenin zaten en azında maddi anlamda ufacık da olsa bu yardıma ihtiyacı olacaktır diye. Binlerce dolarlık hastane faturaları var daha :(
Sonra Nehir'in blogunda tatlı bebeğin evine dönüş yolunda olduğunu okudum ve Nurturia'da cenazenin çarşamba günü Bebek camisinde olacağını öğrendim, ve ben de diğer arkadaşlar gibi Nehircik için pembe eşarp takmaya karar verdim o gün..


Sonra bu akşam eve geldiğimde İpoş öyle tatlıydı ki öyle hayran hayran baktı bana ve kulağımdaki küpeler gösterip cicci cicci dedi, o an dünyalar benim oldu.. onunla öpüşe koklaşa zıplaya zıplaya oyunlar oynadım.. hala yürümekten çekiniyor bir yandan ona takılıyorum bir yandan rahat ol diyorum..


Bir de kızımın c.tesi günü Oğuz Amcası saçlarının önünü kesti , ilk defa saçı kesilen İpoş çok usluydu ve Oğuz Amcasını çoook sevdi.. ama az kesildiğine karar veren biz anne babası eve geldikten sonra az biraz daha kesmeye karar verdik ve sanırım biraz yamuk oldu..:( En yakın zamanda Oğuz Amcaya gidilecek düzeltme için..


Sonra ilk adım ayakkabısını aldık, bakalım İpoş iyice yürümeye başlamadan küçülmez inşallah :) Teşvik etmeye çalışıyoruz yürümesi için ama kendisi ne zaman isterse o zaman yapacak benim kızım.. sabır sabırr...


Pazar günü önce Sultanahmet'te büyük amca (Sefa Amcamız İzmir'den çekim için gelmişti) ile buluşuldu yağmurlu ama çok güzel bir havada.. Sonra da akşam Ablamlarda iftar vardı, mükellef bir sofra tam da Kadir Gecesine yakışır.. gerçi ben pek keyfini çıkaramadım İpoş'un peşinde koşturmaktan ama olsun keyifliydi yine de...


Kısacası çok yoğun bir hafta sonuydu ama benim içim hep buruktu, İstanbul yağmurluydu ..
Çok normal Nehir'e ağlıyor İstanbul...
Dualar dualar dualar ettim Onun için.. annesi Zeynep, babası Mahmut ve ablası Leyla için, Allahım onlara bu acıya dayanma gücü ve devam etme gücü  ver..


Canım Nehir, sen huzurla uyu... acısız..

5 Eylül 2010 Pazar

Sözün bittiği yer..

Bir annenin bunu kabul etmesi çok zor ama....







Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil


Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.


Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler


Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.




Onlara sevginizi verebilirsiniz düşüncelerinizi değil.


Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.


Bedenlerini tutabilirsiniz ruhlarını değil.




Çünkü ruhlar yarındadır


Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.


Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları


Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.




Çünkü hayat geriye dönmez dünle de bir alışverişi yoktur.


Siz yaysınız çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.


Okçusonsuzluk yolundaki hedefi görür


Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.




Okçunun önünde kıvançla eğilin


Çünkü okçuuzaklara giden oku sevdiği kadar


Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.






Khalil Gibran







3 Eylül 2010 Cuma

Dualarım seninle küçük savaşçı!

Neredeyse 1 haftadır geceleri sabahlara kadar uyuyamıyorum, hayır kuzu uyutmadığından değil, geceleri uyanma huyu tatil dönüşünden beri tekrar başlamış olsa da beni uykusuz bırakan İpoşum değil..


Bir bloga rastladım geçen hafta bir gece , çok uzun zamandır takip ettiğim Pratik Anne'nin blogunda..
Nehirim..
Nehir çok ama çok tatlı..yaklaşık 3,5 yaşında.. elbiselere bayılan, ailesinin kuzusu, anne babasının güzel kızı, ablası Leyla'nın canı kardeşi.
Nehir şu anda hasta, benim de blogu okurken öğrendiğim bir çeşit kanser. adı Neuroblastoma..Şu anda New York'ta bir hastanede büyük bir savaş veriyor o küçücük bedeninde..ve kazanacak tüm kalbimle inanıyorum.. her gece gündüz dua ediyorum..
Annesi her gün gelişmeleri bildiriyor blog'dan, her gün her gece içimde büyük bir ümitle açıp okuyorum neler olduğunu ve şu an öyle bir aşamadayız ki tek ihtiyaç dualar...
İnanın ben daha fazla yazamayacağım, boğazımda bir düğüm var, yutkunuyorum bir türlü gitmiyor..ama siz isterseniz okuyabilirsiniz..İşte buradan..
Ben anladım ki sağlıklı bir çocuğa sahip olmak ve sağlıklı olmak en büyük zenginlik hayatta...

Hepinize sağlıklı uzun geceler...ve lütfen bu gece yatağa yattığınızda o küçük kız için dua edin...

Dualarımızın gerçek olması dileğiyle..