31 Ağustos 2010 Salı

İpoş'un kütüphanesi


Kitaplara çocukluğumdan beri büyük bir düşkünlüğüm var ve İpek'in de daha 6 aylıktan beri güzel bir kütüphanesi var.
Şu anda her ne kadar kitaplar kadar oyuncaklar da olsa, kütüphanede hangi kitaplar mı var? işte bazıları..

Poldi serisi (Benim İlk Kitaplarım)
Dokun Hisset Kokla kitaplarımız
365 gece masalları,
Orada kim var Miffy? ve Orada ne var Miffy?  Pencereli kitaplar, harikalar!
Net Çocuk Yayınevi'nde çok güzel kitaplar var bizim ilk göz ağrımız ce-eee kitaplarıydı (hala öyle) ve de yumuşak ilk sözcük kitapları (Bunlar bir harika! gerçekten yumuşacıklar, İpek artık resmen kendisi okuyor bunları, gerçi kurcalaya kurcalaya parçaladı kitapları ama bir çok kelimeyi öğrenecek yakında bu kitaplar sayesinde) ve resmen okuyor da :)
Sayfaları çevirdikçe mını mını,anu bunu, vırı vırı.. vs acaip hoşuma gidiyor... Duyanlar da çok şaşırıyor :)
Bu seride İlk Kavramlar, Doğa ve Çevrem, Hayvanlar (ki bu favorimiz) bir de Evim kitabı var.

Tüm kitaplar için genelde bizzat gidi kendim seçmeyi sevsem de özellikle Yoga'ya gittiğim akşamlar İstinye'deki Remzi Kitapevi'nden örneğin ya da Kanyon'daki D&R dan seçiyorum genelde,  internette de en beğendiğim site Kipitap oldu..Ama dediğim gibi ben kitap aşığı olduğum için kızım için de alırken genelde koklaya koklaya dokuna dokuna almayı seviyorum işte :)
Hepinize bol kitaplı günler diliyoruz!!

İşte kuzunun kütüphanesi...

28 Ağustos 2010 Cumartesi

BİR MİLYON KALEM: Yeni Kampanyamız: Umut çocukları okulda

BİR MİLYON KALEM: Yeni Kampanyamız: Umut çocukları okulda: "24 Ağustos 1999 Günlerden Salı Marmara depreminden 7 gün sonra... Enkazın altından iki kişi sağ çıkartıldı. Bunlardan birisi 155 saat sonr..."

24 Ağustos 2010 Salı

Hastalıklar uzak durun bizden!

Off öyle sıkıldık ki şu son haftada.. Önce İpoş'ta başladı çarşamba akşam üstüydü..2 gündür ufak ufak devam eden ishal bir anda gelen bir kusma ile kötüleşti.. sonra 4 kez daha kusunca kuzu gecenin 1'inde anneanne ve dede ile Acıbadem Maslak Hastanesi acilinin yolunu tuttuk.Yolda da annemle babama soruyorum çok mu evham yapıyorum diye.. annem çocuklarının hep sağlam olduğunu kabul ettiğinden midir hep "evet biraz evham yapıyorsun sanki kızım".. babamsa hep çocuklarının hasta olması konusunda çok hassas bir adam olarak "hayır yapmıyorsun kızım" dedi :) Hadi bakalım :))
Bu arada babamız da aynı şekilde hastalanan babaannenin yanında.. dolayısıyla onsuz bir hastane acil servis ziyareti.. bir gittik ki aynı şikayetle bir çok çocuk var.. çoğunun da ateşi var :( bizi bu sebeple beklettiler, neyse ki ateşimiz yok.. muayene.. biraz gözlem odasında İpek'e serum bağlatmamak için su içirme çalışmaları...Hastanenin hakkını bir konuda vermeliyim ki bebek ve çocuklar için özel her çocuk için ayrı bir acil servis gözlem odası var, 5 yıldızlı! TV bile var :) Acil serviste de çocuklar çizgi filmlerinden uzak kalmasınlar? Allah düşürmesin.. 2 saat sonunda, saatler 3'e gelirken çabalarımız sonuç verdi ve çok şükür su içmeye karar veren kızımla eve dönebileceğimize karar verdi doktor, daha doğrusu biz onu ikna ettik :) Geldik uyuduk.. Zaten o saatlerde doğduğundan beri ayakta olmaya alışık olmayan şaşkın kuzum eve gelir gelmez bayıldı.. uyudu.. Sabahın 5 inde aynı hikayeler bu sefer bende başladı.. içimde bir sıkıntı ile uyandım ve kendimi banyoya zor attım,  kusma ve ishalle sabahı zor ettim.. aynen ben de hastaneye.. kuzusuna serum bağlatmaya kıyamayan anne kendisine 2 şişe serumu bağlattı.. biraz kendime geldim.. baktım zaten kuzununda keyfi yerinde.. evimizde anne kız hasta bir perşembe ve cuma günü geçirdik, tam iyileşiyor dediğim İpoş tekrar ishal oldu ve tüm haftasonu çok keyifsiz geçti, oysa c.tesi sabahı pek güzel uyandık ve biraz hava almak için Bebek' e gittik ama dönüşte arabada yine ishal olan İpek'in pampers 'i ile yine istikamet Acıbadem Maslak.. Testler yapıldı..Bakalım sonuç ne çıkacak :( İnşallah sadece virütik bir şeydir ve çabucak iyileşir minnoşum :( Ah tabii kuzum bu arada 2 azı dişi birden çıkarıyor! Yemek yemiyor, sadece süt içiyor,muz ve şeftali ile besleniyor..
İşte size tüm hastalıklarla ve azı dişleri ile boğuşan ama enerjisini hiç kaybetmeyerek tüm büyüklerine örnek olacak kuzu... İpoş'um.. Seninle gurur duyuyorum bebeğim!
Anne olarak ne öğrendim bu zor haftada..evet bebekler çok çok dayanıklılar, maaşallah onlara.. ama hiç hasta olmasınlar nolur, Annelerin kalbi onlar kadar dayanıklı değil :(
Bir de ne çok sevenimiz var! Mesaj atanlar, arayan, soranlar.. Çok teşekkür ederiz İpoş'la hepinize ayrı ayrı!

Bu siteye bayıldım !

Gerçi fazla söze gerek yok, site kendisini çok güzel anlatılıyor ama şunu söylemek zorundayım benim gibi kitap kurdu bir anne için bu site tam bir cennet :)
Ne kadar henüz kızımın yaşı için çok çeşitli kitap olamasa da çok ama çok keyif aldım kitap yorumlarından! Mutlaka değerlendirilecek. Size de tavsiye Bir Dolap Kitap'a mutlaka göz atın!

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Pınar Teyzeme Teşekkürlerimle!

Sonunda bana da sıra geldi annemden.. Günlerdir haftalardır önüme mama niyetine ne koyarsa reddetmekle annemi canından bezdirdiğim bir sırada, geçen hafta bir baktım kahvaltıda önüme kıpkırmızı domatesleri dilim dilim kesmiş.. önce plastik bir oyuncak sandım çünkü daha önce hiç böyle kırmızı domates görmemiştim, meraktan açtım ağzımı ve bir ısırık alıverdim.. mmm nefis bir tadı ve kokusu varmış, sonra da elime verdiği salatalığı kıtır kıtır yedim.. daha önce verdikleri lastik gibi oluyordu hep reddediyordum o yüzden.. bu kıtır kıtır salatalık azı dişim yüzünden ağzımdaki dinmeyen yangına soğuk soğuk pek iyi geldi :)


Eh sonunda benim gurme damağıma uygun mamaları almış sağolsun, devamlı reddettiğim o kavanoz meyve ve sebzelerine de bir son verdi çok şükür..


Bu güzel kokulu, pek lezzetli sebze meyveler Pınar Teyzemin Nazilli’deki çiftliğinden kocaman bir kutuda geçen hafta geldi ve onları kutudan çıkartmasına yardım ettim babaannemin büyük bir merakla :)


Bu mamalar çok uzak olduğunu sandığım Aydın Nazilli’den İpek Hanım Çiftliğinden 1 günde evimizde oluyorlarmış.. Pınar Teyzenin de kızı varmış İpek adında ve çiftliğe ismini vermiş ne güzel! Buradan İpek Ablama da öpücüklerimi yolluyorum :)


Pınar Teyzemin gönderdikleri içinde en çok domates ve salatalıkları ve tabii üzüm ve şeftalileri, bir de babaannemin ellerine sağlık pek güzel pişirdiği barbunyayı çok beğendiğimi söylemek istiyorum.. ve annemin dün gece yaptığı zeytinyağlı biber dolmalarını tatmak için sabırsızlanıyorum! Belki bana da yedirir?? Mısırlardan azıcık verdi, bu mısırlar sütten mi yapılıyor acaba sormak isterdim ??


Ve en önemlisi annem yediğimiz bu sebze meyvelerin şu çok adını duyduğum organikten çok DOĞAL olduğunu söyledi sanırım bu kelime benim gibi kelimeleri yeni öğrenen bir bebek için daha basit ve anlaşılır :)





Sevgilerim ve teşekkürlerim Pınar Teyzeme!


Biz bebekleri de düşündüğü için!

13 Ağustos 2010 Cuma

Doğal bir domatesin neye benzediğini hatırlayanınız var mı?


Şanslılardansanız bu sorunun cevabı evet, ama değilseniz büyük ihtimalle süpermarketlerden domates diye aldığınız hepsi fabrikadan çıkmışçasına tıpatıp aynı domatesleri yiyorsunuz.. :( 
Biz harika bir şey yaptık, canım dostum Blandin'im sağolsun bana harika bir fikir verdi ve sonunda meyve sebzenin en doğalını yiyeceğiz sonunda.. Kızımıza ne yediriyoruz, biz ne yiyoruz, bu sebze meyvelerde ilaç var mıdır, gdo lu mudur diye düşünmeyeceğiz artık sayelerinde.. bu güzel şeyleri kim yolladı, nereden geldi.. vs.. vs.. bir sonraki yazının konusu olacak :) azıcık sabredin..
Sonuç olarak bugün evimize bir koli geldi, tam 40 kilo! İçinde neler var neler!! En taze en güzel en doğal en hakkımız olan sebzeler.. meyveler..patlıcandan bamyaya, pırasadan domatese, patatesten soğana, mısırdan biberlere...ve harika meyveler.. daha ne isteriz ?

Harika değil mi?

12 Ağustos 2010 Perşembe

Y.O.G.A. ve İ.P.O.Ş.

Oh evet nerdeyse 4 sene sonra yogayı tekrar hayatıma soktum. Çok ama çok mutluyum.. Hem fiziksel hem de ruhsal bir içe dönüş yaşıyorum.. Bunu anlamak için yogayı 1 kez yapmak lazım.. Herkese tavsiye ediyorum bunu deneyimlemek çok önemli gerçekten..
Dün akşamki Anusara dersinden çıktığımda inanılmaz terlemiş, yorulmuş, hafiflemiş ve mutluydum.. Bugün mutluluğumu herkesle paylaştım ve hem ruhumda hem de bedenimde bu hafifliği sürdürdüm..

Bu gece İpek'i uyuturken aslında 1 seneyi aşkındır kızıma her gece kesintisiz uyguladığım uyku ritüelinin aslında yogadan hiç bir farkı olmadığını anladım.. İpek doğduğunda hastaneden eve geldiğimiz günden beri her gün aynı saatlerde İpek'e banyosunu yaptırıp uyku ritüelini uyguluyoruz.. Aynı yoga dersinin başında olduğu gibi rahat bir oturma pozisyonunda, banyosuna başlıyoruz.. ortasında ter atıcı asanalar :) -İpek'i yıkamak hiç öyle göründüğü gibi kolay değil, hele kurulayıp, bezini bağlayıp, kremleyip giydirmek :)) başlı başına bir iş... - sonrası ise uyutmak için geçen sonunda savasana  da dinleneceğimizi bilerek uykuya doğru adım adım geçiş.. veee sonunda huzurlu bir uyku...
evet kızımla her akşam bu ritüelimizin yogadan farkı yok :) anladım ki biz zaten 1 senedir her gece yoga yapıyoruz İpoşla :)

Onu da yogayla tanıştırmak için sabırsızlanıyorum, zaten c.tesi günü beni derse bırakmaya geldiğinde o saatte daha bomboş olan Cihangir Yoga'nın İstinye'deki mükemmel stüdyosunun içini emekleyerek bir güzel dolaştı ve sanırım çok beğendi :) Minik Yogini'm benim! 
Bebeklerin tümü doğuştan birer yogi zaten, farkederseniz mükemmel nefes alıp veriyorlar ki biz bunu tekrar öğrenmek için ders alıyoruz (!?)... aynı zamanda bedenen ve ruhen esnekler... Bu da demek oluyor ki insanoğlu zamanla bozuluyor maalesef :( ama çözümü var!

İyi geceler!!

9 Ağustos 2010 Pazartesi

yaşasın beklediğimiz okul açılmış :)

okuyorum dedim ya, 2 senedir bir sürü şey okuyorum.. kitaplar, dergiler, bloglar, internet siteleri, forumlar vs... ama en çok ilgimi çeken kitap Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir? adında.. Bu kitap çocuk yetiştirmede Montessori Yöntemini anlatıyor ve tam da benim istediğim şekilde yani bağımsız kendi ayakları üzerinde durabilen kendi işini kendisi halledebilen, çevresine, ailesine ve en önemlisi kendisine saygı ve sevgi duyan bir çocuğu yetiştirebilmek adına neler yapılması gerektiğini anlatıyor.. Çok çok beğendim kitabı ve elimden geldiğince uygulamaya çalışıyorum.. Örneğin İpek'i hiç bir zaman sınırları olan bir oyun parkına, yürüteç'e kapatmadık, bu evde yaşıyorsa bu evin her yeri kızımındır.. tabi tehlikeleri bertaraf etmek bizim anne baba olarak görevimizdir.. o ise keşfetmeli öğrenmeli uygulamalı.. size de tavsiye ederim hem kitabı hem de Montessori ile ilgili bir çok kaynağı bulabileceğiniz http://montessoriegitimi.blogspot.com/..  ve evet yöntemi bu kadar benimseyince hep düşünüyordum neden istanbul'da yok bu yöntemi uygulayan bir yuva ya da okul diye.. ki sonunda bir okul açıldığını öğrendim, hem de velilerin okulun sahibi olduğu bir sistem :) Size de okulu da bir araştırın derim.. bizim daha 1 senemiz var ama çok mutlu oldum açılmasına :) işte linki montessori okulu'nun..

8 Ağustos 2010 Pazar

Evet izin vermiyorum ve vermeyeceğim :)

Hazır İpoş'um uyumuşken hemen yazısına cevap vereyim... Evet kızımın hayatında olmayacak şeylerin başında televizyon geliyor.. daha kuzum doğmadan kararımı vermiştim İpek 2-3 yaşlarına kadar televizyondan uzak kalacak.. Ona bolca kitap ve değişik oyuncaklar alacağıma ve duyularını geliştirmek adına elimden gelen tüm çabayı göstereceğime dair kendime söz vermiştim ve sözümde halen duruyorum.. Bizim İpoş nerdeyse tüm bebekler baby tv vs seyrederken evde müzik dinliyor ve kitap okuyor (gerçekten okuyor, ilerleyen günlerde size bir de video sunacağım).. Bundan son derece mutluyum ve tüm bebekli/çocuklu arkadaş ve tanıdıklarıma sesleniyorum.. Lütfen bebek/çocuklarınıza televizyon seyrettirmeyin.. zararları bu kadar net açıklanmışken, günde 10 dk yararlıymış, zaten bu özel kanal/dvd lerde görüntüler bebeklere uygunmuş vs gibi ticari söylemlere kanmayın.. 0-3 yaş arası bebek/çocukların beyinlerinde tüm görüntüleri tek tek kayıt ettiğini bilin ve lütfen gereksiz kayıtlar yapmasına izin vermeyin, bırakın tüm duyuları birden gelişsin.. bırakın beyinlerine ileride onlar için faydalı olacak kayıtlar yerleşsin, beyin hücreleri ölmesin..Karar tabii ki sizin ama benden uyarması...


Sevgiler, iyi geceler..

Annem izin vermiyor :(

Evet nerdeyse tüm arkadaşlarım, abilerim, ablalarım televizyon seyrederken annem televizyon seyretmeme izin vermiyor, ben odadaysam televizyonlar kapatılıyor :( Oysa bir sürü kanal var, dvd ler var her yerde görüyorum.. ama yok bana hepsi yasak :( Beni oyuncaklarla, kitaplarla kandırmaya çalışıyor.. Tatilde gördüm.. restaurantta yanımızdaki masada bir abi (sanırım benden 1 yaş kadar büyüktü) portatif dvd player olduğunu sonradan öğrendiğim bir aletin önünde gözlerini ayırmadan ekrana bakıyor, annesi de fırsattan istifade ağzına yemekleri tıkıştırıyordu.. Bilmiyorum isteyerek mi zorla mı yiyordu ama mamaları yutuveriyordu.. Bense mama sandalyemde önümde ce-eee kitaplarım sayfaları çeviriyorum ama annemin uzattığı mama dolu kaşıklara güzel vuruşlar yaparak annemi deli ediyordum.. oysa benim de önüme şunlardan koysalar bir güzel yiyebilirim, ama bir türlü anlamıyor annem.. dedim ya geç anlıyor sanırım biraz... yine şikayet ettim ama ÇOK SEVİYORUM SENİ ANNECİM BEN!
İpek

6 Ağustos 2010 Cuma

İşte karşınızda ben ve müzik zevkim...

Hep annem mi yazacak yani?.. Bu sayfa senin de sayfan dedi ama aldı başını gidiyor..:)
Neyse ben de biraz kendimi anlatayım... Annem&Babam, hatta herkes bana İpoş diyor, daha bir sürü sıfatım var oysa benim adım İ-pek .. İpek yanii.. bir İpoş'tur gidiyor.. bozuluyorum ama belli etmiyorum..anlasınlar diye İpoş dediklerinde tınmıyorum, en sonunda İpek demeyi akıl ettiklerinde en sevimli bakışımı atıyorum ama hala anlamadılar?? Geç anlıyorlar sanırım biraz..
Hayat benim için hepinizde olduğu gibi karanlıkta başladı ama bol bol müzik vardı.. Annem bütün bebeklere anne karnında klasik müzik dinletilirken bana Bon Jovi dinletti.. Sanırım bu Jon denen adamı ayrı bir seviyor..Bir de gür sesli bir adamdan bir şarkı vardı... Mamma.. Biz bu şarkıya bayılyoruz, annem çalıyor beraber dans ediyoruz..belki siz de seversiniz :).. Eh tabii bir de şu Baby Einstein cd leri ve yine çok sevdiğim eğlenceli chipmunks şarkıları var...Bence bütün müzikler güzel ama en güzeli babamın bana gitar çalmasıdır ki şimdi gitarın kendisiyle de tanıştım :) Yalnız bu alet hala benden daha büyük, bir de ellememe pek izin vermiyorlar :(
Şimdi babaanneciğim parka gideceğimizi söylüyor, neyse bunları annem akşam işten gelince yayınlar sanırım ve umarım daha ilk yazıdan beni sansürlemez..
herkese tekrar merhaba :) ve görüşmek üzere...salıncaklar beni bekler..


İpek

5 Ağustos 2010 Perşembe

Minik bir adım mı gördüm yoksa?

Yorgun geldim.. 2,5 saatlk bir meditasyon ve yoga dersinden.. tam İpek'i yıkamak için hazırlanıyorum o da ne?? Karşımda ayakta duruyor, sonra minik, acemice bir yan adım (yengeç ne de olsa :) ) atıp pattt yere düştü.. Bende bir çığlık :)
Ah kuzucum artık yürüsen ne güzel olur :) Çok sabırsızlanıyorum çok!

Zıp zıp zıplıyoruz...:)))

Anne olunca anladım, bu bebekler çocuklar çeşit çeşit, biz anneler ise bayılıyoruz inadına kıyas yapmaya :)  Evet benzerlikler var mutlaka bebeklerimiz arasında ama farkların da farkına varıp iyisiyle kötüsüyle değerlendirmek kimi zaman olduğu gibi kabul edip rahat olmak (ki bunun altını çiziyorum) kimi zaman da yaşıtlarına göre bir gelişim eksikliği varsa (aman aman ciddi olanından bahsediyorum) dikkatle ele almak gerekli..

Kilosu, yemeği, yürümesi, boyu posu, kıyafeti, sütü, maması...derken en önemli şeyleri atlıyoruz gibi... OYUN...
Bir bebeğin özellikle de annesi çalışan bir bebeğin annesi eve geldikten sonra en çok istediği şey annenin tüm vaktini ona ayırması, bizim için bu vaktin adı oyun oynamak.. İpek'i izliyorum, işten gelir gelmez üzerimi değişmeme tahammülü dahi yok.. hemen hemen yaramaz toplar 'a koşuyoruz.. Gerek çalan müziğine gerekse her yere dağılan toplarına tapıyoruz.. Bazen o topları İpek topluyor emekleyerek kimi zaman da ben (ve anladım ki insaoğlu emeklemenin ne kadar zor olduğunu unutuyormuş, çok yorucu ve acı dolu, kuzumun mosmor dizlerine şaşmamalı..) İpek'in butona her basışında müzikle ve toplarla beraber zıplayarak dans ediyoruz ve gözlerindeki o mutluluk ve heyecan pırıltısına bayılıyorum.. Benim için bütün  gün yemeğini yemiş, uykusunu uyumuş, dışarı çıkıp hava almış olması tabii ki önemli ama ben&ipek için günün en önemli anlarından biri işte o zıpladığımız ve bakıştığımız an :) Daha güzel ne olabilir ki? Bu oyuncağı 6. aydan itibaren tüm bebekli ailelere ve hediye alternatifi düşünenlere öneririm, biz çok seviyoruz ve eğleniyoruz.
İyi oyunlar!

4 Ağustos 2010 Çarşamba

İlk yazımız :)

Bugün ilk yazımı yazıyorum, günün birinde İpoş okumayı öğrenince bu satırları okuduğunda umarım annem neden 1 sene beklemiş blog oluşturmak için demez :( ... Olsun işte burdayız :)

Bu blog'u oluştururken çok etkilendiğim kişiler oldu.. Doğum iznindeyken ve sonrasında hep yazılarını okudum.. Kimi zaman tavsiyelerine uydum, kimi zaman sayelerinde kendimi bir çok şeyi araştırırken buldum.. Kimi zaman amacıma ulaştım, Kimi zaman pes ettim :)

Evet bu satırları yazmak için kızımın 13 aylık olmasını ve ilk azı dişini çıkarmasını beklemişim, olsun... Bu da bir başlangıç..

Burada ilerleyen günlerde bebekli, çalışan bir annenin hayatından minik kesitleri, minik önerileri bulabileceksiniz...

Görüşmek üzere...

Not: İlk Yazımız dedim başlığa çünkü burada bazen ben, bazen de İpoş yazılar yazacak :)